Öne çıkan

Bazı masallar kardan geceleri bekler! sevgili çingene sevincim:)

Şu anda gece saat 2 ve kar yağıyor. Sabahtan bu yana hiç durmadı.
İçimde tarif edemediğim bir çingene keyfi(Şen ,güzel,aşırı mutlu durumlarda söylenir bizde, güzel bir şey yani 🙂 )
Tıpkı çocukluğumda ki gibi heyecanlı,sabahtan akşama geçtiğinde hatta gece bile bir ayağım içeride diğer ayağım dışarıda.
Çocukluğumda ki gibi elektrikler hemen kesiliverdi ve Çingene sevinciği içimde bir ana gittim.
Nihayet yağdı kar ve yarın annem bana masal anlatacak ama bir şey eksik gibi: ninem yok mesela,köy yok/kasaba yok/dağlarımızda açan vılık (kardelenleri) kim toplayacak,dağlarda sesin yankısını oynayan…
Screenshot_20190224-013547_2
Bir yanım dağınık olsa da ışıklar altında bir yanım karların parlayan ışıltısında
bir yanım biraz çocuk hala!
muzip rengini bulduğunda şımarık azıcık
Karlar yağınca nasıl üstüm başım dağınık firar ediyordum sokaklara koşup
Ağzımda tuttuğum berem, eldiven ve bir yandan montumun astarına yapışmış kolumu heyecandan sokamadığım parkaya nasılda kızıyorum, benimle konuşur gibi bir ucu yerde sürünen atkı
Mama geliyor koş/ tak
pencereden fark eden maym (Annem)Azarlayarak elime başıma taktığını seyreder gibiyim:)çocuk,boğazıma sarıp sarmaladığı atkıyı
Biraz tadı eksik sanki ama tastamam o renkli kurabiyeleri yapan dükkanın önünde gibiyim…her gördüğümde çığlık attığım kurabiyeleri yine buldum gibi
Ağzımda gevrek,gevrek dağılan o mutluluğun tadı
Mamanın anlattığı masallar gecesinde gibiyim… Ama Bazen estonek/ıstonek (masallara) ara verir maym(annem)
Karlar yağınca estonek(masal) anlatmaya yeniden başlayacağım…
Nedeni şuydu:eğer kış ise ve soğuk başladıysa bazı hikaye/ıstonek/mesal/masalların,gece anlatılırsa kar yağacağına daha beter soğuk olacağına yolların kapanması/pencerelerin karla kaplanmasına rivayet edilir :)/inanılır…köyde dağların ardında ve çetin yollardan kasabaya ulaşanlar öyle düşünürler…
Bazı geceler yakın komşular/akrabalar sobanın etrafına toplanır aile büyükleri herkes sırasıyla bildiği masalları anlatırdı çocukluğumuza
Ateşin alevleri tavanda dans ederdi.
Arada sobanın kapağıyla/diliyle oynayıp tavandaki gölgenin şeklini değiştirirdik çok fazla seçeneğin yoktu tabi ki sonuçta oynadığın ateş ve bir alev gölgesiydi arada kıkırtı gülüşmeler..:)

Sonra duvarda gölge oyunları oynanırdı eline çorap takıp kukla gösterisi yapanlar sanki bir projeksiyon varmış gibi yansıtırdı şimdi düşünüyorum da oldukça yaratıcıydı annem ve profesyonel bir oyuncu bazen ve masalcı
Üstelik her yerden,her konuyu kapsayan ve hep bir mesaj veren bir hikaye vardı hayal sınırlarını zorlayan ,uç noktalara taşıyan perisi bol güzelliği huzuru çağrıştıran iyimser umut veren bestseller niteliğin çok ötesindeydi…okuma yazma bilmeyen biri için kendi dilinde iyi bir motifti rengi her yüreğe nakş edebilmesi ayrıydı bütün mahalle/köy/kasaba için…
şeker tadında uykulara dalardık…derken
Bir ses yükseldi
HIŞİİ GIDİ şıma çıri ıstonekı zafon woni (susun artık neden bu kadar çok masal/mesal/ anlatıyorsunuz)
-wa vewr’ı maro vara(kar mı yağsın)
-sıba daro beri maro padi(yarın kapı pencereler mi kapansın üstümüze)

Bu yarın kasabaya gidip ürünlerini satmak için çarşı pazar dolaşan birinin sitemidir. birde tecrübe etmişse ya hiç anlatmayacak yada birden fazla talepte bulunup istemeyeceksin eskiler öyle buyurur efenim:)

Sabah uyandık tamda o rivayet dedikleri yerdeyiz masalın bir suçu yok belki ama Nine illaki haklı çıkacak ya var bu evrenin bir bildiği..:)Şimdilik burada bırakalım mesalla kar sevincimizi…

Şu anda saat sabahın dördü ve uyutmayan çingene sevincim:) efenim sevinç dolsun gününüz büyük şeylerin size gelmesine zaman varsa,sabrınızı renklendirecek tatlı ve küçük mutluluklar çalsın kapınızı …yeter ki gönüller küçük düşmesin her şey gelip geçici bir kar çocukluğumuza götürüyorsa hala içimizde bir çocuk var biraz mutlu olmak isteyince küçücük bir noktayı bile kaçırmıyor insan inanın mutlu olmak istersek düşünsenize mevsimsiz yaşayan insanlar var!içinizdeki çocuğa sarılın sım sıkı ve küstürmeyin hayata sevgiye umuda…

Sevdiğiniz ıstoneklerden çok daha güzel ıstoneklerle ,yaşamdan hiç kopmadığınız ilham alacağınız hayata sımsıkı sarılacağınız küçük mutluluklar dükkanıyla karşılaşmanız / sevdiğiniz renklerde ,yüreğinizin renginde karşılasın bizi hayat…

R.Rokiya YILDIZ

Hiiç….

o kadar düşünüyorsun ki uzun zaman sonra ne yapacağını, nerden başlayacağını
bir yerden sonra bu çıkışın nasıl olacağını, nasıl kavuşacağını eskidekinden çok daha iyi kendine

nasıl rastlayacağını

İyi / kötü yanların, zayıf ,güçlü olanlarını

ya seni durduran sebeb ,yaşamaktan, gülmekten ,yüzünü bunca zaman düşmekten alamadığın,
iç huzurunu dengeni kaybettiğin…
dünya yolundayken, işinde gücündeyken herkes ,

çıldırtan krizlerin hangi krizin yansımasıydı , hangi güçlü görünen güçsüzün hikayesiydi
yaşam amacını kaybettiğin, kendini unuttuğun ağladığın onca zamana hasta olmana ,donup kalmana değen ne vardı AYRICA HİÇBİRŞEY SAĞLIĞINDAN ÖNEMLİ DEĞİLKEN

nefes alamadığında göğüs kafesin miydi sıkışan

yoksa gönül evine aldıkların mıydı sistemini Çökerten

ya sevgi evinde sonuna kadar kapını açtığın hanenin başına yıkılması

Hizmetin miydi yüzüne bağıran…

Nedeeen diye sorduğunda çamura battığın cevaplar

kocaman bir hiçin takılması mı gerekiyordu ruhuna

bir varmış bir yokmuş gibi

oysa ne umutlarla doğurmuştun sen kendini

şimdi acemi bir çocuk gibi hata yapmaktan korkan

nerden başlayacağım derken, elini kolunu nereye koyacağını bulamayan

öyle yada böyle başlayacaksın bu gün bir adım attın oturduğun / YATTIĞIN yerden

YARIN KALKTIĞIN YERDEN BAŞLAYACAKSIN BİR ADIM İLERİ

R.YILDIZ



Kasım ve Aralık ayrılıyor…

Geniş yapraklı fesleğen

Bir hüzün gelir yerleşir ya göğüs kafesine, gözlerinin ortasına düşer yağmurlar Dışarda uçuşan yapraklarda neden yüreğim bir kuytu surlu ada 

Bir uğurlama ve karşılama merasimi var ağaç dallarında, benim hazır olmadığım bir telaş var dışarda

Hem yürümek istiyorum yağmurda, hemde ıslanmak istemiyorum diyen bir cocuk kararsızlığı var ruhumda…

Anneme diyorum ki yağmur yağıyor 
Bırak yağsın diyor, ekinler bekler
kendi dilinde doğanın döngüsünü anlatıyor çiftçiliğindeki girişimlerini ektiği tarlaları…

Aaaa Anne fırtına çıktı diyorum, 
”Bırak çıksın” , onunda bir görevi var, diyor 
Ağaç dalları kırıldı kırılacak ,ben yaprakları düşünüyorum, dalları unutarak…

Asır bitiyor keynam (kızım ) koskoca ”Kasım ve Aralık ayrılıyor ” diyor…
Ben hala penceredeyim, Kasım ve Aralık’ın ayrılma merkezinde 
Düşen yaprakları izliyorum 
Yapraklardan biride Annemin yeleğine yapışıp içeriye kaçmış, hangi kitabın arasında saklasam diye düşünüyorum

Bu günde avunacak bir sözcük bıraktın kalbimin siratina ,köprüler inşa ettin donan belleğimin sayfasına
Teşekkür ederim Homay ,Teşekkür ederim Anne

Her seyin bir vakti var dediğin gibi ,iyi/kötü ,geçen geçti, geçiyor Anne 

Bak fesleğenin hala başı dik ,Rüzgar savursada son tohumlarını saçıyor toprağa…
Hala kokusu mis ,hala yaprak ve tomurcuk ayrı bir dünya gövdesi…
Çiçeksi, canlı mor, yeşil ve lila renkli …

Ya benim …

Rokiya YILDIZ

Annem hep haklı benim

kitaplarda yazmıyor, okullarda öğretilmiyor bazı şeyler…insan dediğin, niyeti kadarmış ,kalbi kadar gören, zikri gibi düşünen

kurak çölleri ,zindanları olan bir varlık
şu insan dediğin menfaatine kiralık
bir ağacın köküne ,bir suyun başına oturup anlatın kendinizi der annem

Bazen ağızdan dökülmüştür sözcükler Garibiiim …Git şimdi kör kuyulara bağır bağırabildiğini ve dökülmüştür dörtlükler👇🏻📩📫
⤵️📪🍀
Çığlığın yükselir bazen,dalgaları katlar
Göğü, bulutları deler,dağlarda yankı bulursun
insan oğlunun duvarlarını geçemezsin…
sonunda kendine dönersin…annenin dediğine

artık kuşlara söyleyeceğim ağrıyan yerlerimi, sevincimi, yapabildiklerimi, yapamadıklarımı bundan sonra yapacaklarımı
Rokiya yıldız

1 Mayıs ve Toplumsal Sıradanlık

1 mayıs  metroların özellikle 3 noktaya uğramama günü diye kaldı aklımda, sanırım büyük şehir o semtlere tatil ilan etti yada ceza, keşke bunu maç günlerinde yapsalardı en azından bira şişelerini kimsenin kafasında kırmaz magandalar ve zarar vermez çevreye ve düzene…neden yanlış yerde ve noktada seçiciyiz yine yanlış yerde insanlara sefer iptali cezası yerliyiz, neden bir hakkı  sorunlarımızı dile getirmemiz gereken yerde günde,mağdur ve koyun olmaya zorlanıyoruz !Artık biz işçi bile değiliz zaten … Bu gün yan gelip yatanların tatil günüydü işçiler gene işçiydi… bu gün uzayan metro istasyonlarındaki aktarmalarımı saymadım …insanlar mağdur etmekten başka bir şey değil neyse nasılsa siizn özel arabalarınız uçaklarınız gemileriniz, tekneleriniz vs. Var… Bide sosyal medyaya foto atmak için göstermelik manzaralar  çizen insan hakkına işçiye emeğe zerre saygısı olmayan toplum refahı için dünya için gelecek için zerre kıkını kıpırdatmayan ezberciler var… Hassasiyetimizi bir güne sığdırdık yine diğer özel günler gibi …gözümüzde o günün değerinin sadece o tarih için anlam kazandığı ve bir sonraki gün sanki hiç bir anlam ve önemi yok gibi bu işçilerin çocukların düzenin(bir varmış bir yokmuş)

Elimizde bir pankart/Afişle koruduğumuzu sanıyoruz bir işçiyi /istismara maruz kalmış bir çocuğu/bir cinayeti /insan haklarını ve hayvan haklarını  vs. korurken ki tavrımız gülünç trajikomik neden?

*işçiler için ben hiç bir akademisyenin yada bir sivil toplum örgütünün(Bazıları hariç)  / devlet yetkilisinin her hangi normal bir günde 1 mayıs dışında  bu insanları düşündüğünü göremeyeceğiz sanırım…. Özellikle taş maden ocaklarında ve üretim fabrikalarında ve rezil şantiye şartlarında çalışan insanları kendi koruyucu ekipmanının bile kendi maaşından kesinti yapılarak alınan insanları robot muamelesi yapan ,gece vardiyasında iş yerinin tedbirsizliğinden ihmalinden parmağı eli kopan yada hayatını kaybedenlerin sorunları hiç dile gelmez davul zurna eşliğinde bir kaç janjanlı söz bir gülüş bir mayıs resmi çekilir pankartlarla sosyal medyada bizde vardık

Evet…. yoldaşlar herkes evine gider bir çok işçinin bu günde çalıştığı unutulur işçinin derdi tasası işçiye kalır özellikle çocuk işçilerin …

*Bir çocuk ölür insanlar ”bunu yapanları kınıyoruz”der ,kınayınca olay çözülüyor galiba ama biz görmüyoruz.Aradan kaç ay geçiyor yine benzer olay olur tepki gene aynı…Sağcısı, Solcusu,Sivil Toplumcusu Hümanisti, Marksisti, Korumacısı Anneler Babalar,Sanatçılar,Yazarlar, Aydınlar ve Ey dünya kınıyoruz deyip kenara çekilenler sadece bir slogana dikkat çekenler; çocuklar için neler yapıyorsunuz ?Gönüllü olarak bir sivil toplum kuruluşuna yada ilgili bölgenin idaresine gidip ya ben insanlık için yaşanır bir dünya için eşitlik için adalet için vicdan için,Allah için yada her neye inanıyorsanız onun için,hem sosyal hem bilinçlendirme hem eğitimleri için iyi rol model olabilmek için ne yapıyorsunuz/ne yapıyoruz…Oturun bir düşünün

Çocuğunuza, öğrencinize, çalışanınıza bağırmadan bağırmanın ,sessiz kalmadan sessiz kalmanın olay ve durumları anlatın, hakkını savunmasının temel görevi olduğunu bir sıkıntısı olduğunda gelip size anlatmasını iyi bir dramacı gibi yaşayarak anlatın gerekirse oyun kurun yeri geldiğinde iyi bir masalcı,kuklacı olun…birlikte şarkı söylemenin delilik olmadığını, ve bir enstrümanı olsun çalabildiği sizin sevdiğiniz değil onun sevdiği, koşun gülün oynayın iki kişiyle maç yapılmaz diyerek başınızdan savmayın iki kişide olsanız üç kişide olsanız siz tam takımmış gibi sahada oynayın ve öz güven kazanmasını sağlayın.Cinsiyet ayırımı yapmayın…bırakın istediği renklerde güneşi ,bulutları görsün mor/maviyse bırakın nasıl görüyorsa ona boyasın , bir olayı anlatırken o nasıl yaşamışsa bırakın öyle anlatsın aptal muamelesi yapmayın …Daha da önemlisi kendine ve toplumsal olaylara farkındalığı  sevgiyi, saygıyı çocuk yaşta aşılayın!

*Hayvan hakkını savunan şovmenler pet shop mağazalarından hayvan alınarak boynuna tasma takılarak en marka kıyafeti giydirip yanınızda maskot gibi sadece sizin vereceğiniz direktiflere mahkum bir hayvanın yaşama hakkını elinden almış olmuyor musunuz ?
Pet shoptan hayvan almak yerine sokak hayvanlarını sahiplenirseniz daha mantıklı değil mi? Nasıl yapacağız onu değil mi bunu çok güzel yapan arkadaşlarım çevrem var ve sitenin sakinleri yada bırakın çocuklar yapsın yemeğini suyunu veriyor yaralandığında yarasını temizliyor enfeksiyonlarını tespit edip ilaç alıyor ve mama alıyorlar hatta çocuklar mangal yapalım diyor  sırf kediler için ve pişen bütün etleri onlara veriyorlar bence çocuklar dünyayı yönetsin insanlığın alacağı çok ders var

Güzel yürekli arkadaşım HE.EC.KAVAKLI kazandığı paranın bir miktarını sokak hayvanlarına harcıyor,Yeri geldiğinde sahiplendiriyor ve kedileri paylaşıyorlar sitenin bahçesini onlara ayırıyorlar bulamadıklarında telaşlanıyorlar,ekip halinde dağılıp ahenk içinde sevdikleri gibi sesleniyorlar bulmak için ,en azından boyunda tasmaları yok hem böylece yaşama yerlerinden koparılıp getirilen türlü hayvanın hakkını elinden almamış hemde ticarete sebep olmamış olursunuz  İnsan bir amaca hizmet etmek ister güzel bir şeye aracı olmak isterse imkansız diye bir şey yok bin bir türlü yolu var

Kafeste kuş beslemeyin mesela akvaryuma balık almayın,bırakın her şey doğasında gelişsin büyüsün.Evinizin bahçesi yoksa onlara bulaşmayın en azından kendinizi kısıtlanmış bir alanda düşünürseniz bunu yapmazsınız

Süslü bir yem kutusuna bakarak/küçücük bir fanusta/ bir kafeste yaşayabilir misiniz gözünüzde engin ormanlar arkadaşlarınız aileniz varken dağlarda istediğin pınardan su içmek ,göğün mavisine uçmak varken… neden güvercinlerin kanatlarını bağlıyorsunuz sırf uçup gitmesinler diye, senin hobin yüznden  neden sadece kanat çırpmakla yetiniyor ki bir arpa boyu yol almadan ölüyorlar üstelik gök yüzüne hasret…

Kocaman bir papağanı küçücük bir kafeste sadece duymak istedikleri sözleri ezberleten manyaklar var üstelik…

Neyse işçi bayramı ama benimki toplumsal olaylara ve sayamadığım daha bir çok olaya gittikçe sıradanlaşan bu bakış açısını kutlayan ve sadece olay olduğunda reklam yapan reytingciler ,küçük bir hatırlatma daha insanların özel olduğunu her gün bilmeye unutulmamaya hakkı var! Bu bir güne sığacak bir şey değil… beraberlik dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olduğunu anlatamadı çoğu emekçi(ben aslında onlara işçi bile demeye kıyamıyorum ama gördümkü işçiler gene işçiydi: fabrikalarda ucube plazalar’da tarlalarda ve şantiye alanlarında, sokaklarda ve siz toplaşıp foto çekinirken neye toplanmış ki bunlar diyordu …(yani bir çoğunun haklarından bile haberi yok:( )

umutla diliyorum ki vicdanla insanlıkla kalın uçuk kaçık hayallerde resim yapın içinizdeki çocuğun düşler atölyesinde o resmi çizmeyi deneyin en azından empati kurarsınız

sevgili patronlar  janjanlı giriş yaptığınız göğü istila eden ucube gökdelenler gibi burnu kaf dağında olan emir komutacılar ,çalışanıyla hiç tanışmayan patronlar,mavi yaka diye ötekileştirdiğiniz title(unvan/sıfat) bile belirlerken ırkçılık yaptığınız çalışanlar sayesinde kazanıyorsunuz , bir günlük bir izni çok görmeyin yada bazıları  gibi akşam 16:00 kadar çalıştırıp sonrasında sizin istediğiniz bir sineme filmini izleterek o günü bile şirket derginize içerik sunmak için kendi menfaatinize çevirerek  sömürü merkezli olmayın…insan olduğunuzu hatırlayın …

tüm emekçi arkadaşların 1 mayısı kutlu olsun, insanlığın hak ettiği değeri emeklerinin karşılığını aldığı sömürülmediği insani değerlere saygı çerçevesinde kutlandığı,hakkını hukukunu gasp edilmediği,dünyada ve haksızlığa göz yumulmayan toplumsal olaylara farkındalık içinde,vicdanlı ve merhametli güzel günler mutlu yarınlar diliyorum…

Rokiya YILDIZ

Unut sana eşlik etmeyenleri! Yeni bir sen/ben olmak için..!

Önlemi değilsin kimsenin
Felaketi de hiç değilsin
Gerektiği yerde gitmek gerek bazen
Kalman gereken yerde
Kalbin mantığından önce hareket edecektir
Hatta öyle anlar olacak ki mantığın ve kalbin bile çok iyi bir harmoniyle harekete geçecektir
Yeter ki pes etme!
Bazen yorulacaksın/hatta çoğu zaman ama vazgeçmeden öğrendiğim
Virgül olmanın Bir mantığı yok kimseye!
Günü geldiğinde herkes gidecektir
Menfaatinin bittiği yerde
Sen kimsenin kimsesi değilsin Herkesin/ herşeyi de
Kimsede senin herşeyin değil/kimsen de
Mutluluk kaynağı sensin
Gün gelir herkes gider sen kalırsın kendinle
Kimsenin tutmasını beklemeden
Tut elini….
Mutluluk belki gitmesi gerekenler gittikten sonra gelecek/sen yeni bir yolculuğa çıktığında/o yolcu sana geldiğinde gözlerinde kocaman bir gülüşle

Sadece kendine vermen gereken değer
Seçtiklerindir
Bırak gelmek isteyenler gelsin
Gitmek isteyenler gitsin
Hayatına eşlik edecekler öyle yada böyle sana gelecekler
Değerini düşürmeden
Basitleştirmeden
Sana hiçlik duygusu vermeyen kendini kötü hissettirmeyen
Şimdi o olmaz bu bu olmaz deme
İmkansızlık ve belirsizlik sana/bana göre değil
Tek düzelikte…
Her güne seni merakla uyandıran bir ilgin/ merakın/umudun olmalı
Ne sen yolcususun kentimin
Nede ben hikayesiyim belirsiz/garip ruh halinin
Umut gerek bazen çokça umut/ bolca sevinç içinde
Mavidir düşlediğin gök yüzü…
Mavi olmalı için ve başka renklerde sevdiğin, avucunda ormanlar büyüten…
Güzellik sensin /umut sensin/yeni bir başlangıçtır yarın/yeni bir toparlanarak hazırlanabilirsin. Hazırlanabilirim/hazırlanabiliriz

Birini arama hikaye olmak için
Sen yaz hikayeni…bırak geride kalanları, yeni bir sen/ben olmak için başla yarına
Güzellik senin içindedir/ aşk senin içinde
Neye nasıl baktığındır hayat/nasıl neye biçip yorduğundur ömür.
Gördüğün ömür, insan nasıl yaşar Bilir misin?
Umutla, inandıklarıyla yoğrulur bağlanır ve tutkularıyla doğrulur Doğulur hayata….
Unut yolun yarısından dönenleri, belli bir duraktan sonra sana eşlik etmeyenleri, ilk sapaktan dönenleri en zor anında terk edenleri…
Bir savaşın ortasında kalırken herhangi biri gibi izleyenleri!
Bir çatışmanın ortasında mahsur kaldığını,kariyer tımarhanesinden yaralı çıktığını
Merdivenini baltayanları,uçuruma sürükleyenkeri/ elini tutuyormuş gibi yapanları vs…unutman gerek belki yeni bir ben olmak için yeni alışkanlıklar bildiklerini unutman gerek.

Yolun yarısında kalmadığınız
Size güç katan yüreğinizde düşüncelerinizde ışık etkisi yaratan insanlar çıksın yolunuza/yolumuza… Koparmadan kendinizden, kentinizden içinizden/ sizi sizden etmeyen,kendinize olan güveninizi inancınızı kaybetmediğiniz güzellikler bulsun.
Hayat tomurcuk tadında çiçekleri açsın yüreğinizde, tutkuyla kayada bile bir bahçe olabilirim dediğiniz tohumları eksin yüreğinize, düşüncelerinize…
Ömrünüzün sularına kuşlar yuva yapmalı şen sevincik…

Neyse uzatmadan
Mutlu yıllar /anlar/yolun yarısında kalmadığınız, hayallerinizin peşinden koştuğunuz/koştuğumuz, yorulmadığınız yeni cesur zamanlar…

R. Rokiya YILDIZ

Düşlerin Seni Bekliyor…Elinde Çiçek/İçimde umut..!

Yeniliğe giden yol; düşlerimize ne kadar sadık olduğumuzdan,pozitif düşüncelerimizi ne kadar güçlendirdiğimizden geçiyor…

Anladım ki geriye bakarak yürünmüyor…Ya ayağınız yine bir taşa değiyor yada bir duvara tosluyorsunuz/ yüksek bir binadan düşmek isterken buluyorsunuz kendinizi…Annem; Hayat Umudunu kaybeden,öylece durmuş birine hiçbir şey vermez , diyor. Haklı !Gelecek geriden gelmiyor çünkü (Önüne bakacaksın,gördüğün halde kör olmayacaksın)Diyor!

Kafana vura,vura söyler,sen umuda açmazsan yüreğini,umut geri döner kıyından!
Seni kemiren yerde durmayacaksın,yapacaklarına engel olmayacak hiç bir mazeret ve dahada önemlisi sana inanmayanlarla yolculuk yapmayacaksın…

Bütün telaşın korkunun yersiz olduğunu ,bir gün üzüldüğüne pişman olduğunda anlayacaksın…

Yaşadığın Başarı /başarısızlık seni sıkan ne varsa İllallah ettiğin yakanı güç bela kurtardığın üzüntün ne kadar gereksiz bir detay olduğunu anlayacaksın ,susmak için

Artık yıkmaz seni kolay,kolay hiçbir söz,güzel geçmiş bir yolculuğun ardındaki yüzün hayal kırıklığı

kendini kapattığın duvarların arasından çıkmalısın artık anlıyor musun? umutsuz düşüncelerin fırsat vermeyen birçok kesin arasından arkana  Bakmadan terk etmelisin (annemin deyimiyle henüz gözün aydınken kaybol )

Yaşama sevincini katlayacak yeni rotalar çizmelisin,yeni insanlar tanımalısın iyi, elinden itecekleri değil, sende kalanları da alacaklar değil,sana katacaklar ve elinden tutacak insanlar tanımalısın…düşüne baldan söz edecek sözleri,

İnsanlar bundan uzak dersen, ki muhtemeldir güzel şeyler herkesin içinde güzel olduğu kadar güzeldir,herkes baktığını görür karşısındaki yüzde

kendi yapamamıştır sana da yaptırmaz çoğunluk,En olumsuz deneyimleriyle…

Sen yinede azınlıkla çık yola,kendin dene,kendin yaşa,iyi kitaplar oku.

Annenin anlattığı masalları hayal et,düşün orada vardır bir okul!
Düşüncene yön verecek bir buluş ve seni düş patikalarına çıkaracak o buluş.

unut uzun soluklu üzüldüklerini /üzüntülerini….bırak nasıl sanıldığını,kusurlu bakıyorsa bu senin kusurlu olduğundan değil,bakanın düşüncesinde/gözlerindekiydi kusur…nasıl sanıyorsa öyle bilinsin!

sadece geleceğin gerinde değil,ilerinde olduğunu bilmelisin

Başarı/iyilik/sevgi seninle  adım atacak basamakları çıktığın anda başlayacak ve güzel şeyler gelecek eminim,bulacak beni/seni,

Düşeceksin,belki kanayacak dizlerin ama kalkacaksın,varsın elinden tutmayanlar olmasın,Karşına geçip gülsünler,denemekten vazgeçmediğin sürece açılmaz hiç bir kapı…Unut kapıları yüzüne çarpanları,Sana imalı söz çarpanları,

Sen yola koyul ,başarıda seninle sıvamıştır kolları o da sana gelmek için sabırsızlanıyordur emin ol,elinde bir demet iyilik ve içinde umutlu bir güzellik neredeydin diye o sana koşacaktır gördüğü vakit…

ELİNDE ÇİÇEK,DÜŞLERİN SENİ BEKLİYOR
Umut kalsın sizinle,umut kalsın/baksın benimle
R.Rokiya YILDIZ

Yaşamda kalmak için;Motivasyonun önemi! Hikaye 1

IMG-20180623-WA0006

Annem her seferinde En iyi hekim,insanın kendisidir der, çocukken anlamazdım. Taki Bir gün hayatın çok kıyısındayken  hasta düştüğümde anladım. Doktor okul ev arasında mekik dokuyacağım,her uyandığımda bir sedyede güne başlayacağım hiç aklıma gelmemişti.
Öyle anlar vardır ki öyle ikna edilirsiniz ki bir çare olmadığına elinizde raporlar yinede bir umutla gezersiniz…umutsuzluğa alıştırır seni bazı doktorlar,bazı insanlar,soluğunuzu tutarsınız

Bazen kötü bir  öğretmenin sırf yaramaz diye, senden bir şey olmaz yargısına alıştırdığı gibi/ Bütün matematiği anlatmadan kitabı olduğu gibi tahtaya geçiren öğretmeniniz gibi siz daha bir dönem bitmeden 3 defter tüketirsiniz parmağınız sırf o ders yüzünden nasır bağlar …ve sonunda matematikten nefret edersiniz

Öyle saçma hiçten şeylere ağlar yorarsınız ki kendinizi ;Daha yaşarken ölümünüze ağlarsınız,arkanızda kalacaklara yapamadıklarınıza,ne garip

Bir sınavı geçemeyişini,şirkette neden elinizde gelenin en iyisini yaptığınız halde terfi alamadığınız/maaşınıza vadedilen zammı alamadığınızı,her kese yatan ikramiyenin neden size yatmadığını,sevgilinize,eşinizin,dostlarınızın size zaman ayırmadığını, onlarla yola devam edip etmediğiniz’in nasılda radikal bir karara bağlamadığınızı.

Eften püften şeylere kendinizi hırpaladığınızı,canınızın derdine düşerken moralin ne kadar önemli olduğunu sağlığınızda,

Yaşamda kalmak için motivasyonunuz önemlidir ,bir hastalığın yakasından kurtulmak için,çok patroncu muhasebecinin/insan kaynaklarının sizi mazeretsiz diye,yalan beyanlarla işten kovduğuna/kovdurduğuna…vs.’nin motivasyonunuza giden yollarınızı kapatmasına engel olmamalıydı….Ahh Hayat o kadar acımasız değil aslında adil olmayan insanlar,düşüncelerimiz! Egosu tavan hırslarımız
Taki bir gün işverenin ile,elinde raporların hava alanında karşılaştığında anlarsınız,asıl mevzunun iki tarafa nasıl anlatıldığını…

Hasta ruhlu İnsanların; egosu yüksek bir yöneticiyle vs. çalışmanın zorluğunu,neyin hasta ettiğini,Reaktif ruhlu insanların negatif enerjileriyle sizi daha da kötüleştirdiğini fark etmezsiniz…Bazen çalışmanız gerekiyordur var gücünüzle dayanırsınız,değişeceğini sanırsınız bazı şeylerin,başka işleri kovalarsınız
ve sonunda hasta düşersiniz,

Sonra hekim, hekim gezersiniz! sağlığınıza kavuşmanın yollarına düşersiniz
Taki ilacınızı bulana Kadar…ben bir süre bulamamıştım yanlış tanılardan teşhislerden ezber tedavi yöntemlerinden

Çünkü Hastalığınızı daha neyin tetiklediğini bilmeden bir sürü zavazingo ilaç yazıp,kalp dengelerimin iyice altını üstüne getirmişti asistanlar ve telefondaki profesör ve üstelik onlara kalsaydı şimdi kalp piliyle geziyor olurdum / ölmüştüm çoktan kim bilir…Devamını belki sonra anlatırım bu hikayenin…

En iyi hekim bendim/sizdiniz oysaki , Mamam’ ın (Annem’in) dediği gibi ,nasılda unuttuk bir anda kendimizi,insan olmayı,adil,olmayı işini ticarete dökmeden yapmayı,insan hayatıyla,değerleriyle oynamadan…
Umutsuzluğun en dip kuyusuydu, hayattan vazgeçmiş hale getirmişti sağlığa elveriş vermeyen  Reaktif tıbbıyeliler (Hepsi değil bazıları vardır ki bu kategoriye girmez

Belki senin başına da geldi , sen canını dişine takarken Bütün bu hengamelerin ne kadar yorduğunu bilemezsin ,

Negatif,umut taciri ,çare içinde çaresizlik üreten insan ,insan hayatını ilgilendiren hiçbir bölümde yer almasın mümkünse!

Yani demek istiyorum bir gün çok hasta olduğunuzu ölüme sayılı bir bayılmanız’ın kaldığını söylerlerse inanmayın,bunu size çok kötü,negatif ve sorumsuzca bir düşünceyle anlatan insan zaten sizi bitirmiştir….neyse mevzu derin

Demek istediğim hastalığınıza iyi bir tanı konulmadan başka hekime görünmeden tek bir yolla asla ve asla hareket etmeyin ve bize verilen her bir parçanın bizden ayrılmaz olduğunu unutmadan yaşayın!

Bazen bir ilaç bir yerini tedavi eder ama vücudunun bir çok döngüsünü de bozar,hele ki bünyesi zayıf hassas bir yapınız varsa,Bazen hiç bir ilaç size çare olamaz,her şey düşüncede ve kendinize nasıl baktığınızla ilgilidir!
İnanın ölümden kaç defa döndüğümü hatırlamıyorum…ve doktor kontrolüne gitmeye korkuyordum…Uyandığımda her defasında sorgulanıyordum çok garip bir histir o sedyede bilincini toparlayamamanın duygusal boşluğu,

Yaşama sevincinin kıyınızdan gelgitlerini…

Ama geçti bütün belirsizlikler,Bir gün çok iyi,güleç,çılgın bir hekime rastlayana kadar!..Servet bey Gördüğüm en tonton en yufka yürekli en yardımsever en ilgili hekimdi…:) Başımdan geçenleri kalp pili takmaz isem öleceğimi,Kalp pilide neymiş acem kız,git sana bu teşhisi bırakan adama deki baytarlık yapsın 🙂

Umuda öyle bir sarılıyorsunuz ki, duaya öyle bir sığınıyor ki daha önce kendinize vermediğiniz sözleri veriyorsunuz,yaşam sizden gitmesin diye…

Annem her türlü şifanın doğada olduğuna inanır ve kendi kendine müdahale edebildiği kadar iyileştiricidir,leğende toprak eler çamuru bile kendisi yapardı,yüklendiğim radyasyonlar,vücudumu terk etsin diye…
Muhakkak bir kürü bir karışımı vardı,karışımlar yapardı o dönemde ,ninemden bildiği,
Ve birde doğadaki şifanın devam reçetesi vardı öncelikli ve bol yıldızlı baş ucu/yastık altı pozitif öğütleri vardı,kulağına küpe niyetine ,

Bol yıldızlısından kural 1:)

****umudunu asla ve asla kesmeyeceksin ****
Denemekten asla ve asla vazgeçmeyeceksin ,
Şöyle der ‘’hoyna ,hoyna,hoyna, ni bı oncina/reyna hoyna ‘’(yine , yine yine,olmadı yine bir dahaki sefere dene)ve ikinci,üçüncü başka bir seçeneğin,asla bir yola bağlı kalmayacaksın tehlike sezdiğinde

O zaman umudun senden gitme ihtimali yoktur.
Güçlüsün ,güçlüyüm,güçlüyüz, o zaman umudun bizden gitme ihtimali yoktur.

Kural 2: hayatta hiçbir şey,ruh güzelliğinin ötesine geçecek kadar değerli değil,
Bu yüzden canını üzmeye, kendinden uzaklaşmaya değmez hiçbir umut taciri.

Kural 3: Elini ayağını bırakmayacaksın,Aslında önüne düşürmeyeceksin (zazaca’da bunun telafuzu daha güzel, öyle çevirince çok bir şeye benzemiyor ama cesarette önemli bir terimdir bizde)
Kural 4: Üzülürsen sağlığın gider senden;mesela çok ağlarsan kör olma ihtimalin yüksektir.
Düştün diye hareket etmezsen kemiklerinin işlevini yitirmesi muhtemeldir,
Birinin Hastasın diye her gün buna ikna ederse seni,gerçekten hasta olacağın kaçınılmaz bir gerçektir.

Evet bir gün hepimiz öleceğiz ama şimdi değil,pes ederek hiç değil …bunu karlı dağlardan,sürüsünü kurtların elinden almış biri olarak söylüyorum sana,
iyleşmelisin…
şimdi bende iyileşmiş biri olarak söylüyorum ve hayatın bir çok olumsuz şartlarına maruz kalmış biri olarak,Hepimizin kaldığı gibi
Sefiller kadar sefil bir hikayede Bulsaydınız kendinizi ne demek istediğimi anlardınız,ki öyle bir hikayede bulunmanızı istemem…

Sadece mutlu olun güzel bakın kendinize
Kendi hekiminiz olmak demek,doktorun görevini yapmak değil,doktora düşmeden önleminizi almak…
Stresten sigaradan negatif insanlardan uzak durmak gibi ,düzenli kontrole gitmek Güvenilir bir yerde vs…Gibi mesela
Negatif insanlar sigara ve alkol kadar kötüdür,ciğerlerinizi değil beyninizi ruhunuzu hasta eder,hatta ciğerleriniz de nefes alamazsınız.
Belki nakil edilebilirdir bazı organlar, oda bulabilirseniz ama beyin eşsizdir,bütün organlarınız hayatınız ona bağlıdır,düşüncelerinize bulaşmaması ulaşmaması gerekir bazı şeylerin

Çare içinde çaresizlik üretenleri,sizi elinizden ayağınızdan düşürenleri çıkarın gitsin hayatınızdan,yeni yolların yoluna düşmek lazım,Unutun bu günde bir iş bulamayaşınızın Kronik sendromunu ,
Kimlerin yanınızda kimlerin arkanızda olduğunu,kimin yardımınıza koştuğunu kimin size ilham olduğunu bilin sadece ,

Geç kalmak diye bir şey yok,bak daha erken,güneş bile yarın bir daha doğuyorsa,vardır bu gün batımlarının bir anlamı…
Yarın hepimiz için bambaşka bir gün olsun
Ve en iyisinden umut hiç düşmesin yakamızdan ,Zirveye taşıyacak cesaretimiz ayrılmasın Yolumuzdan!
Hayat hep güzel şeyler çıkarsın karşınıza,seçimlerinizi iyi yapabileceğiniz temiz yollar,bilge kadar iyi insanlara çıksın karşınıza ,yaşamdan gitmediğiniz ve yaşamında sizde kaldığı yeni yollarla tanışmanız dileğiyle,

NOT: Aslında bu normal bir yazı değildi bir hikaye,bir kitap düşünün yaşamda engellere takılan bir mücadelesiydi… umutlu bir kaç sayfasıydı sadece

Aslında benim annem bir Dünya Bestseller’de Kitap olmalıydı/ öykücü yaşamda kalma adına motivasyon inanmak aşkına,
Ne bilim Umut tacirlerini sustururdu,pes edenleri yüreklendirirdi kesin ve biliyorum ki dünyanın en iyi motivasyon konuşmacısı olurdu ,umutla,sevgiyle mutluluğu harmanlardı,düş patikalarınıza…

YAŞAMDA SEVGİYLE KALIN
Rokiya YILDIZ

Başlamak Üzerine… Hadi cesaret

Yeni keşiflere...

Uzunca bir zaman toplayamadım
Tamamlayamadım, Tamamamlanamadım,Tam Anlayamadım,
Bir gün ,
Zamanın epey gerisinde olduğumu fark ettim
Koştum ,Düştüm ,Kalktım,yeniden kalktım, yeniden düştüm
Yine düştüm,yine koştum
Derken;
Sonunda aldım başımı gittim
Düştüğüm,kanadığım yerlerimden
Bavulumun ucunda duran hayallerim vardı benim
Yağmurda yürüyen düşüncelerim,Endişelerim
Maymı (Annem)dedi ki gamlı baykuş gibi gözlerin:)
neyin kederi,pes etmiş küslüğü
Gülen gözlerine cesaretine ne oldu?
Fırtınaları düşünme,Avuçlarını aç melekler insin
Bırak umut hırsızlarını,kapat kulaklarını
Devam Et ben varım
Sadece Alahtan umudunu kesme En önemlisi de inancını yitirme
Gök kuşağını seviyorsan
Önce fırtına,sonra şiddetli yağmur ,sonra yine bir yağmur yağardı ışıl,ışıl parlayan
Gök kuşağının habercisiydi o
Çocukken bu anın Gerçekleşmesini beklerdin
Pamuk yada kar sandığın Tos pembe Mavi gökyüzünü düşün
Merdiven dayayıp çıkacağım ….
Yani demem o ki çocuk
Tesellini,kaybetme,kimseden de bekleme
Bir an önce düş yola,düştüğünde kalkmayı unutma
Yine Unutma cesaret senin içindedir,Başkasının dilinde değil
Yaşantın tecrübelerindir cesaret
Kariyer Denen tımarhanede kazandığın/kaybettiklerindir
Ve sonunda öğrendiklerin
Dönemeçlerden zorlu yollardan…

View original post 30 kelime daha

Başlamak Üzerine… Hadi cesaret

Uzunca bir zaman toplayamadım
Tamamlayamadım, Tamamamlanamadım,Tam Anlayamadım,
Bir gün ,
Zamanın epey gerisinde olduğumu fark ettim
Koştum ,Düştüm ,Kalktım,yeniden kalktım, yeniden düştüm
Yine düştüm,yine koştum
Derken;
Sonunda aldım başımı gittim
Düştüğüm,kanadığım yerlerimden
Bavulumun ucunda duran hayallerim vardı benim
Yağmurda yürüyen düşüncelerim,Endişelerim
Maymı (Annem)dedi ki gamlı baykuş gibi gözlerin:)
neyin kederi,pes etmiş küslüğü
Gülen gözlerine cesaretine ne oldu?
Fırtınaları düşünme,Avuçlarını aç melekler insin
Bırak umut hırsızlarını,kapat kulaklarını
Devam Et ben varım
Sadece Alahtan umudunu kesme En önemlisi de inancını yitirme
Gök kuşağını seviyorsan
Önce fırtına,sonra şiddetli yağmur ,sonra yine bir yağmur yağardı ışıl,ışıl parlayan
Gök kuşağının habercisiydi o
Çocukken bu anın Gerçekleşmesini beklerdin
Pamuk yada kar sandığın Tos pembe Mavi gökyüzünü düşün
Merdiven dayayıp çıkacağım ….
Yani demem o ki çocuk
Tesellini,kaybetme,kimseden de bekleme
Bir an önce düş yola,düştüğünde kalkmayı unutma
Yine Unutma cesaret senin içindedir,Başkasının dilinde değil
Yaşantın tecrübelerindir cesaret
Kariyer Denen tımarhanede kazandığın/kaybettiklerindir
Ve sonunda öğrendiklerin
Dönemeçlerden zorlu yollardan korkmadığın andır cesaret
Denemekte ısrarcı olmaktır ,yeniden,yeniden,yine yeniden
Aaa yinemi olmadı
Evet yine yeniden!
Kalk ve başla,
Fırtınalı,yağmurlara aldanma
Hepsinden sonra gelecek bir güzellik vardır
UNUTMA Gök kuşağını…
Rokiya Yıldız